2 Temmuz 2013 Salı

Gemi ve Çapaların mezarlığı


Yeni gemi modellerinin üretilmesiyle yaşlı olan gemilerin birçok gemi "eski" ye çıkıyor. 

Bu gemi mezarlıklarının bazıları ise görünümleriyle ya da hikayeleriyle etkileyici bir hal alıyor. Zamanla gemi mezarlığı olarak anılmaya başlıyor.

 Tıpkı Nouadhibou’daki gemi, Tavira Adası'ndaki çapa mezarlığı gibi...

Moritanya'nın en büyük şehirlerinden olan 100 bin nüfuslu Nouadhibou, kıyılarında yüzlerce terk edilmiş gemiyi barındırıyor. Dünyanın en büyük gemi mezarlıklarından biri olan bu kıyıda, paslanmış gemiler sahile yayılmış durumda.

1980'li yıllarda başlayan olay, daha sonra yabancı gemi sahiplerinin de eski teknelerini buraya bırakmasıyla bir gemi mezarlığına dönüştü.



Kum tepeleri arasında bir çapa mezarlığı var, Portekiz'in Tavira Adası'nda. Zamanında orkinos balıkçılığının yapıldığı bu kıyıları orkinosların terk etmesi üzerine, geçimini bu işten sağlayanları anmak için eski çapalardan oluşan bir mezarlık kurulmuş. 







Macellan'ın Düşü ve Baharat Adalarına yolculuk

Geçenlerde rastgele elime geçen bir eseri okuyup bitirdikten sonra tekrar anladım ki; insanoğlu eğer gerçekten aşk ve tutkuyla bir şeyler yapmak için uğraş verirse, nihayetinde amacına ulaşabilmekte ve başarıyı yakalayabilmektedir.

1480'lerde Portekiz'de doğan Ferdinand Macellan'ın (daha sonra ismi Atlantik Okyanusunda Güney Amerika'yı dolanarak geçerek Pasifik Okyanusunu ilk geçen kişi olarak tarihe geçecek ve bu geçiş "Macellan  Strait" tarihe geçecektir.) hayatı uğruna verdiği deniz macerasında Portekizlilerin hizmetinde gösterdiği üstün hizmetin Portekiz Kralı tarafından istediği derecede dikkate alınmaması ve ona sıradan birisi olarak muamele etmesinden dolayı, buna gücenen ve gururu incinen Macellan, gizlice İspanyol Kralı'na planının tüm detay ve inceliklerini anlatarak onları ikna ederek İspanyol vatandaşlığına geçmiştir.

Macellan, kendi ismi ile anılan boğazı keşfederek, tüm meridyeni geçen ve dünyanın yuvarlak olduğunu ispat eden bir denizci, kaşif ve gezgin olarak bugün hala hatıralarda yer edinerek, tarih sayfasında kendine yer ayırmıştır.

İspanya'dan kalkan bir gemi ile yaptığı çılgın, ve bir o kadar da riskli deniz yolculuğunda, kendisi ile beraber yola çıkan 4 gemideki 237 denizciden ne yazık ki, sadece 18 tanesi sağ selamet İspanya'ya geri dönerek dünya seyahatini gerçekleşmiştir.

Macellan'ın kendisi henüz seferdeyken Filipin'lerde girdiği bir çatışmada öldürülmüş ve büyük bir tutku ile girdiği bu seyahatin sonucunu görememişti, lakin onun yaptığı bu muhteşem yolculuğu rehberi olan Pigofetta günü gününe kaydetmiş, Macellan'ın ölümünden sonra gemide yönetimi devralan El Cano geri filoya kumandanlık ederek İspanya'ya ulaştırmıştır.

Coğrafi keşiflerin lider ve ön açıcı ülkesi olan Portekiz, bulunduğu konumu ve sahip olduğu toprakları bakımından Akdeniz'den yeteri kadar faydalanamaması ile beraber kendine yetecek derecede zengin topraklara sahip olmamasından dolayı Kuzey Afrika'da n başlattıkları keşif hareketlerini genişleterek, önce Batı Afrika, Ümit Burnu ve öncelikli ama nihai amaçları olarak gerçekleşen Baharat adalarına ulaşabilmek için yollar aramaktı.

Portekizliler, yeryüzünde zaten var olan ve sözüm ona yeni keşfettikleri ülkeleri sömürgeleştirerek önce buralara ticaret acenteleri kurar, sonra da güya bunları korumak için kaleler inşa ederlerdi...!

Hindistan ve Baharat Adaları (Mölük Adaları) olarak anılan topraklara adıma atan Portekiz, gördüğü zengin baharatlar ile beraber canlı olan ticaret karşısında şaşkın kalmıştır. Öncelikle bu baharat adalarının Kralları ile barış içinde takas ticaretine başlayan Portekizliler, akabinde ülkesinden gemilerler yeteri kadar askerlerini buralara sevk ettikten sonra, bu ülkelere denizden savaş açarak el koyarak kendi sömürgeleri olduklarına Batı dünyasına söylerdi.

Portekizlilerin, Hindistan ile ticaret başlamasında, hedefi sadece burası ile sınırlı değildi, ana amaç tüm bahar ticaretini ele geçirmek, Afrika ve Asya'daki Müslümanların kontrolünde bulunan ticareti ele geçirerek yerle bir etmek ve bu yollardaki tüm ülkelere üsler, kaleler, kışlalar ve acenteler ağı kurarak tüm giriş ve çıkış noktalarını ele geçirmekti. Bunun içindir ki; Portekiz'in Lizbon limanından demir alan donanmalar; ağır kalyon ve mürettabat yönünden zengin güçlü yelkenlilerden oluşan filolardan oluşmaktaydı.Bunların içerisinde savaşmayı bilen yüzlerce tayfanın yanı sıra, en az beş yüz zırhlı ve silahlı asker, ayrıca iki yüz bombacı bulunmaktaydı. Bu donanmada marangozlar ve her türlü el sanatları ustaları bulunmakta, bunları gemi almaktaki amaçta Hindistan'a varıldığı zaman yeni gemiler inşa etmekti.

Hindistan'a giden büyük donanmada sıradan bir denizci olan Macellan, her işte kullanılır. Bunların içerisinde kasırgada yelkenleri kasmak, pompaların başına geçmek, kente hücum etmek, kale inşaatı için kızgın güneş altında kum çıkartmak, takas malları taşımak, ticaret acentelerinde nöbet tutmak, hem iskandil hem de kılıç kullanmayı, hem emretmeyi hem de emre boyun eğmeyi ve her şeyde katkısı olduğu için her şeye katılmayı gerçekleştirerek öğrenmek.

Yani Macellan aynı anda; savaşçı, denizci ve tacirdir. Genç yaşta kendini attığı bu savaşlarda onun ilerde büyük bir denizci olmasına çok katkı sağlayacaktır.

Portekizlilerin, Hindistan'ı ele geçirmesinden sonra, baharat zenginliği hakkında duydukları söylentiler karşısında Malaka kenti ve boğazını ele geçirerek buradaki baharat ticaretinin kontrolünü ele geçirmek için sabırsızlanıyorlardı. Bu çerçevede Portekizlilerin planı her zamanki gibi akıllıca ve şeytan idi. Bölgeye hemen bir savaş donanması göndermek yerine, birkaç gemiyle Malaka'ya yavaş yavaş sokularak bölgeyi iyice araştırmak ve sonra da barışçı tüccar maskesine bürünerek ilişki kurmaktı.

1509 yılına gelindiğinde Portekizli denizciler artık Lizbon'dan Mombasa (Kenya) ya ve buradan Hindistan'a kadar bilmedikleri kayalık, liman kalmamıştı.

Macellan'ın dünya seyahatinde ona eşlik eden gemiler hangileriydi peki ?

- Kumandası altındaki "Triniad"
- San Antonio
- Conception
- Victoria
- San Antiago


Dünya seferi sadece "Victoria" gemisi tamamlamıştır.

Macellan'ın özelliklerini sıralarken; cesur, kararlı, gözü pek, kendini gizlemeyi bilen ve en önemlisi de büyük bir düşe sahip olması ve tutku ile bunu devam ettirmesi olarak aklıma gelenleri söyleyebilirim.