18 Haziran 2013 Salı

Dil




Bir aydın dil bilmese de olur, çok kitap okumasına da ihtiyaç yok. Yeter ki ana dilini gerçekten bilsin. Kelimeleri şecereleriyle tanısın. Asıl olanları âdilerinden ayırsın. Karanlık kelimeler vardır, arılar gibi vızıldayan kelimeler. Taşıdıkları hiçbir düşünce yoktur, kimse tarafından anlaşılmazlar. Ama yine de herkesin ağzındadırlar. Onlar için yaşanır, onlar için ölünür: Hayalimizin rengine bürünürler. Göremeyiz onları, pusudadırlar. Ve bir atılışta parçalar bizi. Dilimizin her kelimesi başka bir dilden gelmiştir. Nice ülkeler dolaşmıştır bize gelinceye kadar. Ciddi olarak okumak isteyen Yunan alfabesini öğrenmeli (Ruskin İngilizlere söylüyor bunu). Her dilden lügatlar bulunmalı kütüphanemizde. Okuduğunuz metinde hiçbir karanlık kelime kalmamalı.
Ruskin

Çok mu yoksa Az mı..!

“Çok fazla ödememek akıllıca olabilir, ancak çok az ödemek daha da kötüdür.

 

Çok fazla ödediğinde, biraz para kaybedersin, ancak hepsi budur.

 

Çok az ödediğinde, bazen herşeyi kaybedersin çünkü aldığın şey yapılması istenen şeyi yapmaktan acizdir.

 

İş yapmanın en temel kuralı az ödeyerek çok almanı engeller - bu imkânsızdır.

 

En düşük teklifi değerlendiriyorsan, en doğrusu taşıdığın risk için de bir şey eklemektir, ve eğer bunu yapabiliyorsan, o zaman daha iyisini de alabilirsin.

 

Herhangi birşeyi daha kötü yapmadan daha ucuza satabilmek zordur ve herşeyi sadece fiyat olarak algılayanlar bu tür kişilerin avıdır.”


John Ruskin, 1819 - 1900


2 Haziran 2013 Pazar

Y ve Z kuşağı


Geçenlerde Oruç Kaya'nın Y ve Z kuşağı ile ilgili güzel bir yazısını okumuştum, yazının bir bölümünü aşağıda bulabilirsiniz..

1922-1945 arası doğanlar“Geleneksel Kuşak”, 1946-1964 arası doğanlar “BabyBoomers”, 1965-1980 arası doğanlar “X Kuşağı”, 1980-2000 arası doğanlar “Y Kuşağı” ve 2000 sonrası doğanlar ise “Z Kuşağı”olarak tarif ediliyor.

Y Kuşağı; internet ve çok kanallı televizyon ile büyüdü, yüzyüze görüşme yerine sanal görüşmeyi de tercih ediyor, sabırsız, kendine güven duyguları yüksek hatta ilk çalışma yıllarında hemen yönetici pozisyonuna yükselmek istiyor, sadakat duyguları zayıf, hızla iş değiştirebiliyor, kariyer ve gelişimleri için her türlü talepte bulunmaktan çekinmiyor, kendi işlerini yapmayı özgürleşmenin bir adımı olarak benimsiyor, dikte eden ve yönlendirmeye çalışan yerine gelişimlerine katkıda bulunacak ve koçluk yapabilecek yöneticilerle çalışmayı tercih ediyor, yaratıcılıklarını ve bağımsız düşünceyi destekleyen ortamları tercih ediyor, aile ve iş yaşantısını dengelemeyi benimsiyor, “iş, iş, iş ve sonra öl” yerine işten keyif almak istiyor, sanılanın aksine para yerine kariyer ve gelişim odaklılar, uzaktan çalışma veya yarı zamanlı veya kısa sureli kontrat esaslı çalışma alternatiflerine sıcak bakıyor, bireysel hedeflerini şirket hedeflerinden önde tutuyor, 08 – 17 çalışmak yerine daha esnek ve ofis dışından çalışmak istiyor, iş görüşmelerinde daha sorgulayıcı ve daha talepkar olabiliyor, daha fazla şeffaf ve adil iş ortamı istiyor…

Özellikle 2000 doğumlu olanlar “140 karakter” içinde hareket ediyor, sayfalar dolusu okumayı ve yazmayı sevmiyor, az kelime kullanarak derdini anlatmak istiyor, “dilin kemiği yok” sözüne uygun düşündüklerini pat diye söyleyebiliyor, çok basit ve sade düşünüyor, bürokrasiyi ve bürokratik davranışları sevmiyor, prosedürleri sevmiyor, kurallarla araları iyi değil ve sıkıntıya gelemiyor, sürekli iletişim halinde olmak istiyor…

“Seni seviyorum” ya da “ayrılmak istiyorum” gibi duygu yüklü mesajlar bile sanal kanallardan gönderiliyor, beğenilmek için “facebook” pozu geliştiriliyor ve bunu yayınlanabiliyor.

“Y” ve “Z” Kuşağı’na yaklaşmak ve seslenmek kolay değil. Onlar, kendilerine güveniyor, rahatlarına düşkün ve hızlı yaşıyor.

Fizolof Aristoteles’in 2363 yıl önce söylediği “Ah şu gençler! Kabalar, saygısızlar, kontrolden çıkmışlar! Herşeyi bildiklerini sanırlar. İstekleri pek çoktur ve bunları hemen eyleme dönüştürmek isterler. Çok değişkendirler. İstekleri geçicidir; birden parlar, birden söner. Tutkuludurlar, huysuz ve öfkelidirler. İsteklerinin önüne dikilen en küçük engele bile katlanamazlar.” sözlerini söylememek. Hele şikayet etmemek lazim

Aksine!

“Y” ve “Z” kuşaklarını iyi tanıyalım, zira 2023 ve sonrasını bu “Y” olduğu “Z” kuşağı gerçekleştirecek ve yönetecek.

Onları iyi tanımak ve onların özelliklerine göre eğitim vermek çok önemli, onları iyi tanıyamak ve onları iyi yetiştirmek lazim.