17 Mart 2013 Pazar

Manchester Gezisi [İngiltere Notları]


Bu şehri gezip gördükten sonra, “Industriai Revolution” dedikleri gerçekliğin nasıl bir şey olduğunu anlamış oldum tam anlamıyla. Şehri gezip dolaşırken bu şehrin sıradan olmadığını geçmişten gelen o muhteşem yapılarını ve eserlerini koruduklarını görebiliyorsunuz.

Şehir 18 yy. başlarına kadar küçük bir yer iken, 18 yy. ortalarına doğru (1760) tekstil sanayi devriminin çok önemli olan ayağının bir merkezini oluşturuyor. Daha önce denizyolu ile Liverpool’a limanlarına boşaltılan yükler,  trenler ile şehrin merkezine taşınıyordu.  Maden ve pamuk başta olmak üzere her türlü yükün taşındığı trenlerin yerine 19 yy. yapılan kanallar sayesinde artık Liverpool’dan Manchester’a kadar gemiler direk gelebiliyorlardı. Böylece, daha ucuz fiyata ham madde getirmeye başladılar. ilerde Mancherster in sanayi devrimi hikayesi de böylece başlamış oluyordu.

Böylece, Manchester’in Dünyadaki ilk Sanayi devriminde öncü rol oynayan bir şehir olduğunu öğrendim. Sanayi devrimi döneminde dünyadaki en büyük dokuma & teksil pazarına sahip olan bir şehir. Halen Avustralya, Yeni Zelanda ve Güney Afrika gibi ülkeler Manchester’a ait çarşaf, yastık ve havlu gibi ürünleri kullanmaya devam ediyorlar.

1863’te 108 tane dokuma tezgâhı ile Manchester üretimde pik noktasına ulaşmaya başladı. Pamuk ve yün’ün şehrin merkezine gemiler gelmesi ile beraber, dokuma tezgahı ve makinelerin icat edilmeye başlanmasını sağladı. Dünya’ya hazır tekstil malzemeleri satarak, büyük bir pazara ev sahipliği yapan bu şehir, dönüşümün önünü açtı. Dünyanın değişik yerlerine sadece tekstil ürünlerini değil aynı zamanda dokuma tezgâhlarını üretip-satışının yapılması beni şaşırttı.

18 yy. başlarında yapılan “Bridgewater Canal” dünyanın ilk “commercial canal” ı olarak tarihe geçmiştir. (Worsley den Manchester’e kömür taşımak için yapılmış bir hat).

Londra demir yolu garı dünyada ilk olduğunu ve bu alanın korunarak şuanda “Museum of Science and Endusrty” olarak hizmet verdiğini gördüm. Burayı gezip görmek için zamanımın çoğunu harcamama rağmen pişman olmadığı rahatlıkla söyleyebilirim. Müzeyi dört ana binaya ayırarak her binada size farklı sanayiyi tanıtıyorlar. Aynı zamanda o tarihten kalan Dokuma Tezgahları, Trenler, Tren Garı & Rayları, Lokomotif, Elektrik & Air Blast and Hot Air Engine, Oil Gas Power gibi birçok sanayi makine ve ekipmanlarını size gösteriyorlar. Dokuma tezgah ve makinelerin çoğunu çalışırken görüyorsunuz. 

Birbirinden bağımsız bir çok bilim ve endüstri dalını anlatacak şekilde, büyük hangar şekilde binalarda sergilenmiş eserlerden oluşuyor. Burada 1800-1900'lü yıllardaki sanayi devriminin teknolojik çalışmalarını gördükçe İngiltere'nin nasıl dünya devlerinden biri haline geldiğini daha iyi anlıyorsunuz.

Müzedeki Lokomotif ve Trenleri gördükten sonra, Manchester’in aynı zamanda Train-Lokomotif üretiminde önemli bir rol oynadığını ve G.Afrika, Tazmanya, Avusturalya, Hindistan gibi ülkelerde bu lokomotiflerin hizmet verdiğini öğrendim.

Liverpool-Manchester trenyolu ise dünyadaki ilk ticari demiryolu olduğunu, ilk tren ile yolcu taşımacılığın Manchester'dan Dalton arasında yapıldığını, dünyadaki ilk “free puclic library” in sahibinin Manchester olduğunu, dünyada meşhur Rolly-Royce'ın doğum yerinin Manchester olduğu, en iyi futbol kulüplerinden olan “Manhester United ve Manchester City"  in olduğu bir şehir olması gibi.. bir şehrin kimliği hakkında daha ne anlatılabilir ki...

Manchester Üniversitesi: Atomun ilk defa Rutherford tarafından parçalanması; ilk programlanabilir komputer, radyo astronomi bilimi kurulması bu üniversitede olmuş. Yirminin üzerinde Nobel ödülü sahibinin Manchester’den geldiğini öğrendikten sonra iyice şaşırdım – (.

Karl Marx’ın meşhur yoldaşı olan Frederic Engels’in babasının tekstil işi yapması dolayısıyla Manchester’de çalışmaya başlayan Engels,  dokuma & tekstil işçilerin durumunu görünce “The Condition of the Working Class in England (1845)” isimli eseri yazmıştır.

Rylands Kütüphanesi (John Rylands Library): Deansgate sokağında. 19 yy.da "dik-gotik" adı verilen mimarı stilde yapılmış hayli ilginç bir yapı, içinde çok kıymetli eski yazma eserler ve basım eserleri mevcutmuş. Manchester Universitesi tarafından idare ediliyor ve beli zamanlar da turist gezisi için halka açık.

City Library (Şehir Kütüphanesi): St Peter's Meydanında Şehir Konağının önünde. Yuvarlak özel bir kubbeli ve büyük sütunlu çok ilgi çeken mimariye sahip bir bina.

National Futboll Museum: Dünyanın en büyük futbol müzelerinden biri olan bu müze Manchester'da yer alıyor. Futbol tiryakilerin görmesi gereken bir yer.

Peki meşhur bu şehirde nereler görülmesi gerekir;
- Manchester Stadına bir ziyaret :)
- Museum of Science and Industry
- Town Hall
- John Rylands Museum
- Manchester Cathedral
- National Futbol Museum
- People's History Museum
- Heaton Park
- Albert Square

Manchester'i anlatmak zor ve zahmetli geldi......





















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder